Su kenarı, düş ortası
Derenin kenarında durdum. Akışına imrendim. Nereye gittiği belliymiş gibi görünen ama yalnızca kendisinin bildiği o gizli yol. Hayır, nehirler haritada işaretlenen yerde doğmaz ve haritanın gösterdiği yere varmazlar.
“Nehirler
evrenin aktif gizemleridir” diyen Annie Dillard’ı[1] hatırlıyor musun? Hâlâ romanını
baştan sona okuyamasam da o pek sevdiğim paragrafı şöyle çevirebilirim:
…Tinker
ve Carvin (deresi), her daim canlı, aktif birer gizem. Onların gizemi, durmadan
devam eden varoluşun sırrıdır ve tüm bu takdir-i ilahi, geleceğin belirsizliğine,
sabit olanın dehşetine, şimdiki zamanın çözülmesine, güzelin karmaşıklığına, yaratıcılığın
baskısına, özgürlüğün belirsizliğine ve mükemmelliğin kusurlu doğasına işaret eder.[2]
Sırrım
kalmadı, bak tek tek anlatıyorum her şeyi. Yine de su olsam nerede akardım diye
düşünüyorum; derin vadinin ortasında, haşmetli şelalenin yamacında, yoksa bir
köy çeşmesinin ağzında mı? Bilmiyorum, ama coşkuyla taşamayacağım kesin. Ah bu
benim ağır aksaklığım ve yönetici toprak elementi.
Lisedeki coğrafya derslerini anımsıyorum şimdi, hani şu müdür yardımcısının girdiği. Türkiye’nin tüm akarsularını bir A4 sayfasına çizmemizi istemişti, ne gülünç! Tek bir tanesini bile hatırlayamamamın sebebi; kaynağına varamadım hiçbir nehrin
ya da kalbin.
Hocam,
bizi neden su kenarına götürmedin?
![]() |
image credit: Sakai Hoitsu |
[1] Dillard,
A. (1974). Pilgrim at tinker creek. HarperColins e-books.
[2]
Pek de başarılı bir çeviri yapabildiğimi sanmıyorum. Belki daha iyisini ve doğrusunu
yazmak isteyen olur. Orijinali şöyle: “Tinker and Carvin’s—are an active
mystery, fresh every minute. Theirs is the mystery of the continuous creation
and all that providence implies: the uncertainty of vision, the horror of the
fixed, the dissolution of the present, the intricacy of beauty, the pressure of
fecundity, the elusiveness of the free, and the flawed nature of perfection” (Dillard,
1974, s.9).
Yorumlar
Yorum Gönder